Leyla ile Mecnun, absürt komedi denince akla ilk gelen dizilerdendir. Dizi 2014’te final yapmış olsa da hayranları diziye dair ne varsa sahip çıkmış vaziyette. Öyle bir dizi yani anlayacağınız. ?
İşte bu zamanla efsaneleşen dizimiz 2011 yılında TRT’de yayınlanmaya başlıyor. İlk bölümlerinde izleyiciler “bu neymiş, saçma sapan şeyler” gibi tepkiler verse de tam 104 bölüm boyunca yayınlandığı gün reyting listelerinin en üst sıralarında olmayı başardı, üstelik her bölümde yepyeni absürtlükler yaşanıyordu. (Mecnun’un Leyla’yı uzay boşluğunda öpmesi, bu absürtlüklerin en makulü mesela ?)
İçindekiler
Leyla ile Mecnun
Yıllar önce bir kız ve bir erkek çocuğu dünyaya gelir ancak doğdukları hastanede tüm yataklar doludur. Bu yüzden iki bebek yan yana yatırılır. Çocukların babaları İskender ve Metin, “doğar doğmaz birbirlerini buldular” diyerek çocuklara Leyla ve Mecnun ismini verirler. Aradan 25 yıl zaman geçer ve İskender bu durumu Mecnun’a anlatır ve Leyla’yı istemeye gideceklerini söyler. Mecnun bunu ilk başta kabullenmese de zoraki istemeye gider. Mecnun’un Leyla’yı gördüğündeki ilk tepkisiyse “Baba bu kız çok güzel!” olur. Mecnun, Leyla’ya aşık olmuştur. Nereye baksa Leyla’yı görür. Bir gün uykusunda uyurken kendisini çöle düşmüş bir şekilde görür. E adı Mecnun, Leyla da var… Bir çöle düşmesi eksikti. ? Rüyasında aksakallı dedeyi görür ve Leyla’yı etkilemek için aksakallı dededen yardım almaya başlar ancak işler tuhaflaşır. Rüyasından uyandığında, rüyasındaki aksakallı dede Mecnun’un evindedir! Artık bu zorlu yolculukta Mecnun’a yardımcı olacaktır aksakallı dede.
Elbette Mecnun’un tek yol arkadaşı aksakallı dede değildir. Arkadaşları, ailesi, mahallesiyle her biri ayrı hikayelere sahiptir…
-
Hırsız Yavuz, pardon “performans sanatçısı” Yavuz… ?
Mahalleyle tanışması şans eseri olmuştur Yavuz’un. İskender’in taksisine biner ve olaylar gelişir; kendisini hırsız değil, performans sanatçısı olarak tanıtır. Kısa süre içinde Mecnun ve İsmail’in en yakın arkadaşı olur. Özellikle plazma televizyonlara ilgi duyan Yavuz, işine öylesine bağlıdır ki ilerleyen zamanlarda “turneye” bile çıkar. Evet, hırsızlık turnesine. ?
Hırsız dedik ama, “Aşk olsun, ben öyle bir insan mıyım?” deyişini duyduk resmen Yavuz’un… ?
Yavuz’un hırsızlık yapmasının arkasında önemli bir sebep yatar: aşık olduğu görme engelli Zeynep’in tedavi parasını karşılayabilmek. Olaylar gelişir, Zeynep Yavuz’u terk eder. Darmadağın olan Yavuz ilerleyen zamanlarda resim öğretmeni Eylül ile tanışır ve bambaşka bir hikaye başlar…
-
İsmail abi! Huoop!
Dizinin en sevilen karakterlerinden birisi hiç şüphesiz ki İsmail abidir. Mecnun’a gerçek bir dosttur. Genleri sayesinde her işi yapabileceğini düşünür. Leonardo da Vinci de onun dedelerindendir, Graham Bell de, Pisagor da… ? “O gemi bir gün gelecek!” diye sahilde gemilere el sallar, pullu kıyafetleri vardır ve sürekli farklı işlerde çalışır. Yeni bir işte çalışmak için üç tane kırmızı çizgisi vardır: yol, yemek ve sigorta! Bunlar önemli şeyler sonuçta. ? O geminin ve pullu kıyafetlerin manası bir yana, genel olarak İsmail abinin hikayesi bile yürek burkar.
“Senin baban o gemide be İsmail abi! O gemi kesin gelecek bir gün!”
-
Mahallenin kalbi Erdal Bakkal
Cimri mi cimri, bencil mi bencil, patavatsız mı patavatsız bakkal… İskender’in çocukluk arkadaşıdır. Sürekli patavatsız davranışlarda bulunur. Herkesin sinirini bozar. Karısı Nurten’i çok sever. Paragözün dibidir desek yanlış olmaz. Hep kötü şeyler söyledik, ama garip olan nedir biliyor musunuz? Erdal Bakkal’ı herkes çok sever. Mahallenin kalbidir çünkü bakkal. Toplanma yeridir. Mecnun da İsmail de Yavuz da kız arkadaşlarını çay içmeye muhakkak bakkala götürür.
Çünkü “Çay Erdal Bakkal’da içilir!”
-
İskender baba
Sadece Mecnun’un değil, mahalledeki herkesin babası gibidir İskender baba. Herkese yardım eder. Karısı Pakize onu ve Mecnun’u terk edince evin hem annesi hem babası durumuna gelir. Aslında taksi şoförüdür. Çok güzel yemek yapar. Mecnun için her şeyi yapar, ama “çocuğu olmayanların şükretme sebebisin” diye yakınır bazen Mecnun’a. Erdal Bakkal her kafa açtığında beddua eder:
“Erdaal Erdal, son kullanma tarihin geçsin Erdal. Tuttuğun takım küme düşsün Erdal. Çengel bulmaca çözerken fotoğraftaki sanatçıyı bulama Erdal. İnşallah fal açan kadınların arasında kalırsın, üç vakte kadar yol olursun Erdal. Ayak serçe parmağın var ya, inşallah onu sehpaya çarparsın Erdal!” ve niceleri… Yalnız, sonuncusu baya ağır olmuş. ?
Dizinin ana karakterleri bunlar. Bir de Leyla(lar) ve Mecnun var tabii ancak onların hikayesini anlatmak 104 bölüm sürmüş, biz ne yapsak da anlatamayız onları…
Yan Karakterler
- Arda
- Ak Sakallı Dede
- Az Sakallı (ya da Çakma Sakallı) Dede
- Benjamin (Bünyamin)
- Çiçekçi teyze
- Doktor
- Dostoyevski (evet bildiğimiz Dostoyevski?)
- Eylül
- Gotik Leyla
- Hidayet
- Kaan
- Karabasan
- Kubilay
- Tatlım Leyla
- Nisan
- Nurten
- Ömer
- Sevim
- Telat abi (Teletabi ?)
- Tonton Teyze
- Zeynep
Bittikten sonra bile yıllar boyunca hayranları tarafından sahiplenilen dizi 2014 yılında yayından kaldırılmıştır. Yayından kaldırılma sebebi, dizinin oyuncularının ve yönetmeninin Gezi Parkı protestolarına destek vermesidir. Yayıncı kuruluş TRT ile bu konuda ters düştükleri için dizi yayından kaldırılmıştır. Elbette ki TRT tarafından “reyting ve bütçe sorunu” yüzünden yayından kaldırıldığı söylense de gerçek bu değildir. Çünkü, eğer reyting sorunu olsaydı, yayından kaldırıldıktan sonra sürekli tekrar bölümleri TRT’de yayınlanmazdı diye düşünüyoruz.
Sezon finali olan 103. Bölümü izlemek için düzenlenen Küçükçiftlik Park Leyla The Band konseri etkinliği, birdenbire dizinin yayından kaldırılmasıyla büyük bir “veda konserine” dönüşmüştür.
Leyla ile Mecnun Dizisi Replikleri
“Herkes biraz yalnızdır… En zenginin bile fakirliğidir yalnızlık.”
“İnsan sevdiğinin gözünün içine bakar… Oradan anlar ta geçmişinin ne olduğunu.”
“Adamlar bana çay verdi çay! Çay veren adam hiç kötü olur mu? Aklın mantığın kesiyo mu senin?”
“Şöyle oluyo yani… Biri giriyor hayatına. Diyorsun ki tamam yani artık bundan sonra yalnızlık yok, iki kişiyiz biz. Her şeyi iki kişilik düşüneceğiz. Sonra çekip gidiyo yani. Tamam mı? Gidiyo yani. O zaman ikiydik, ben şimdi tekrar bir kalacağım. Yani bir kalmam lazım, öyle olması lazım. Ama bir de kalamıyorsun, yarım kalıyorsun. Niye yarım kaldım ben? Niye şimdi benim yarımımı da aldı götürdü giderken?”
“Her şeyi salla ama çayı demle hacı!””
“Hoşça kal diyen geri gelmiyor Mecnun…”
İskender: “Biliyor musun İsmail, Mecnun’un en çok sevdiği tatlı tulumbadır. Tulumbanın hastası. Tulumbayı gördü mü dayanamaz.”
Erdal Bakkal: “Seyretmiyorum bundan sonra TRT falan! Zaten bi tek Pazar günleri kovboy filmlerini seyrediyordum onu da seyretmiyorum!”
“Herkesin vardır illa ki bir beklediği; ama en çok kimi beklersen, o gelmez.”
“Bir insanın sevilebilmesi için kendisi gibi olmaması gerekiyormuş. Sevilebilmek için herkes gibi olmak gerekiyormuş.”
“Biz ayrı ayrı cümleler içinde şiir gibiyiz de, bir araya gelince devrik bir cümleden ileri gidemiyoruz.”
“Ama belki bir gün bir şiirin içinde rastlaşırız seninle.”
İskender: Dünyaya fatura ödemeye gelmişiz, olayımız o yani!
Erdal Bakkal: Bana böyle bir şey söylenmedi, söylenseydi ben gelmezdim.
“Belki başka bir zamanda, başka bir yerde yine yan yanayızdır. Ne belli? Bu umut bile yetiyor bazen insana…”
“Peki dünyada vampirlik son buldu diyebilir miyiz? Hala dünyada kanla beslenen ülkeler olduğuna göre bunu söylemek pek de mümkün olmasa gerek.”
Mecnun: Pasaportum yok ki benim.
Leyla: Hiç mi yok?
Mecnun: Hiç mi mi yok? Ya var da azıcık bana kadar var onla da Bulgaristan’a falan anca giderim.
Leyla ile Mecnun Dizisi Olumsuz Yorumları
“her yerinden yapmacıklık akan ve her hafta kendini tekrarlayan dandik bir dizidir. hele dizinin baş karakterinin söylemlerini taklit etmeye çalışan bir dolu ergenin iticiliğini de hesaba katarsak cinnet sebebi olabilir.”
Yapmacıklık akan denilen dizi Türk dizi tarihinde eşi benzeri olmayan olayları ele alan bir dizi. Sanki biraz alakasız bir eleştiri olmuş bu…
“beş para etmeyen oyunculukları ve tek düze senaryosu ile insana fenalık krizi geçirtebilir. Ayrıca sevenlerinin belli bir zeka seviyesinde hapsolup kaldığını başlığın altına girdikleri iletilerden görebilirsiniz.”
İlk sezon oyuncular kendi karakterini fazla yansıtamamış deseniz yerinde bir eleştiri olabilir ancak tek düze senaryo ve sevenlerinin zeka seviyesine saldırıda bulunmak, diziyi kavrayıp benimseyemediğinize örnek bence.
“bu dizi kadar abartılan başka bir dizi var mı bilmiyorum. Olaylar olsun, karakterler olsun, diyaloglar olsun komik desen değil duygusal desen değil. Ergen kitleye hitap etmekten öteye geçemeyen asla kaliteli yapımlar arasında sayılamayacak sıradan bir dizi. Ayrıca bu kadar abartılmasının sebebi belki de siyasidir kim bilir?”
Senin ağzından çıkanla kulağının duyduğunun aynı şey olmadığının farkında değil misin sen?
Leyla ile Mecnun Dizisi Olumlu Yorumları
“Leyla ile mecnun, diziden öte bir hayat felsefesidir aynı zamanda manik depresifliktir. haykırarak gülerken, hönkürerek ağlar bulmaktır kendini. hafızanın derinliklerine itilmiş popüler kültür referanslarının yeniden canlanması, paslarının çözülmesi demektir. mucizelere inanmaktır, başkasının dedesine de dede diyebilmek, bir mahallenin kalbinin bakkal olduğunu bilmektir. pazartesi akşamları bir hareketlilik, bir enerji, bir mutluluk idi leyla ile mecnun. “başlasa da biraz dertlerden uzaklaşalım” dedirten idi. şekerpare ve ismail abi’yi tenzih ederek, yavuz’un aşkları ve diyalogları hep en damar, en tokat olan idi. leyla ile mecnun’u bıraktım bırakalı zaten en çok yavuz ve ismail abi’yi özlüyorum. hatta o kadar özledim ki, hiç izlememiş biri olmak için 5.000tl ye kadar ödeme yapabilirim. ciddi alıcılar arasın, mesajlara cevap vermiyorum.”
Acaba Burak Aksak bu kadar güzel anlatabilir miydi diziyi? ?
“Başka hiçbir dizi bu kadar etkilememişti beni. izlediğim dönem içinde bulunduğum ortam ve ruh halimden midir bilmiyorum ama öyle bağlanmıştım ki, bittiğinde sanki çok yakın bir arkadaşım gitmiş gibi üzüldüm. hala dizi müziklerini dinliyorum, hala replikler aklımda. “ismail abi sen benim en kral arkadaşımsın.”
İsmail abi gibi bir abimiz olsaydı, pek çok şey daha kolay olabilirdi…
“Dün gece yeniden birinci sezonuna başladım.üçüncü kez birinci sezonuna başladım.küçükken betamax kasetten hababam sınıfını izlerdim okuldan eve her döndüğümde.hiç ama hiç sıkılmazdım.her defasında aynı şevkle,istekle izlerdim.geceleri uyumaya yakın,açıyorum leyla ile mecnun’u.o günüm kötü geçtiyse eğer -ki genelde zaten kötü geçiyo-izledikçe rahatlıyorum.izledikçe içimde denge oluşuyo sanki.kötü anlar siliniyor,üstüne battaniye çekiliyor.unutturuyor bana bi sürü gereksiz ayrıntıyı,saçmalıkları,anlamsızlıkları.hayatımda izlediğim hiç bir film,hiç bir dizi bana bu hissi yaşatmadı.yaşatmazda sanırım bundan sonra.her bir karakteri hafızama kazındı.çoğu repliğini gün içinde hatırlayıp anlamsızca gülümsüyorum.öyle bir mahalle,öyle karakterler hem hiç olmayacak kadar yoklar, hemde olmamaları için hiç bir sebeb yok.hayatım boyunca izlediğim,izleyeceğim en güzel şey olarak kalıcak.”
Ah be Leyla ile Mecnun. Çok özledik… Ama ne yazık ki her güzel şeyin bir sonu oluyor…
Leyla ile Mecnun Dizisi İzlenir mi?
İzlenir. İzlenmelidir. Sadece absürt komediden ibaret bir dizi değildir. Karakterleri özgün ve samimidir. Dizide herkes kendinden bir şeyler bulabilir. Genel kültürü yüksek, yaratıcı ve görece genç bir ekip tarafından ortaya çıkmıştır. Ayrıca dizinin içindeki göndermeler, verilen mesajlar da bunun ispatıdır. Bu ve sayılamayacak kadar çok olan sebeplerden dolayı Leyla ile Mecnun’u izlemenizi tavsiye ediyoruz.